Ebeveyn Çatışmasının Çocuklar Üzerindeki Etkileri

Ebeveyn Çatışması Nedir?

Eşler arasında yaşanan çatışma ve boşanma gerek çiftler üzerinde gerekse çocukları üzerinde toplumsal, ekonomik ve psikolojik birtakım sonuçlar doğurmaktadır. Eşler arasındaki mutluluk, bireyin evliliği hakkındaki doyum hissidir. Kişinin hem evlilik hakkındaki genel duygularını (genel olarak mutlu olma, evliliğini 3 yıl öncesiyle karşılaştırma ve aşkının gücü gibi) hem de ilişkisinin belirli yönleri hakkındaki duygularını (anlaşma, aşk ve sevgi miktarı, eşiyle aynı fikirde oldukları şeylerin miktarı ve cinsel ilişkileri gibi) içerir. Eşler arasındaki anlaşmazlık ise ilişkideki sözel ve fiziksel çatışmanın yoğunluğu ve miktarı olarak tanımlanmaktadır. Eşler arasındaki problemler çabuk sinirlenme, kolayca incinme hissi, kıskançlık, kimseyle konuşmama, evde çok bulunmama, savurganlık, içki ya da psikoaktif ilaç kullanma gibi eşlerin kişisel özellikleri ya da davranışlarının evlilikte problem yaratıp yaratmadığıyla ilgilidir.

Ebeveyn Çatışmasının Çocukların Davranış ve Uyumu Üzerindeki Etkisi

Ebeveyn çatışması ile ilgili yapılan araştırmalarda çocukların etkilendikleri en temel alanlardan birinin davranış ve uyum problemleri olduğu görülmüştür. Bu araştırmalarda eşler arasındaki çatışmanın çocuğun davranışının uygunluğu, duygusal açıdan iyi olma, benlik kavramı, başarı, problem çözme becerisi ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Bu araştırmalar aşağıda kısaca özetlenmektedir.

Konu ile ilgili yapılan araştırmalarda; çatışmasız anne babaların çocuklarına oranla çatışmalı anne babaların çocuklarında uyum problemlerinin daha fazla görüldüğü ebeveynler arasındaki fiziksel veya sözel saldırganlığın çocuklar tarafından model alındığı ve bu tür ortamlarda yetişen çocukların fikir birliği olunmayan durumlarda nasıl davranılacağını dolaylı yoldan ve hoş olmayan bir şekilde öğrendikleri ve bu çocukların daha fazla duygusal ve davranış problemleri gösterdikleri belirtilmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalarda  çatışmalı veya boşanmış anne babaların çocuklarının toplam problem düzeylerinin çatışmasız anne babaların çocuklarına oranla daha yüksek olduğu bulunmuştur. 12 yıllık bir boylamsal çalışma sonucunda ise anne baba çatışmasının çok fazla olduğu ailelerde yetişen çocukların, anne babaları birlikte yaşamak yerine boşanmayı tercih ettiklerinde bunların daha sağlıklı yetişkinler olduğu belirtilmiştir.

Çocuklar model alma yoluyla ebeveynlerinden kavganın, ortaya çıkan anlaşmazlıklarda bir çözüm yolu olduğunu öğrenmekte; bu da çocuğun saldırganlığını arttırmaktadır. Ben-merkezci olan küçük çocuklar ise anne-babaları arasındaki çatışmadan dolayı kendilerini suçlamaktadırlar.

Geçimsiz olan ailelerin çocuklarının problem çözme becerisi puanlarının geçimli olan ailelerin çocuklarının problem çözme becerisi puanlarına göre daha düşük olduğu bulunmuştur. Araştırmacılar bu durumu kendi problemlerini çözemeyen ebeveynlerin çocuklarının problem çözme becerilerini destekleyici olanaklar sunmamalarına bağlamıştır. Çatışma ortamında yetişen çocukların problemlerini ya kaba kuvvetle ya da problemden kaçma şeklinde çözmeye çalıştıkları bulunmuştur.

Çalışmaların birinde eşler tarafından değerlendirilen çatışma ile 11-15 yaşlarındaki ergenlerin bilişsel ve sosyal yeterliği arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmaya alınan ergenlerin bilişsel ve sosyal yeterliği hem ergenlerin kendileri tarafından hem de öğretmenleri tarafından değerlendirilmiştir. Sonuçta eşler arasındaki çatışma ile ergenlerin algıladıkları bilişsel ve sosyal yeterlikleri arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı bulunurken, eşler arasındaki çatışmanın yüksek olduğu durumda öğretmenler tarafından değerlendirilen bilişsel ve sosyal yeterliğin düşük olduğu bulunmuştur. Benzer şekilde yapılan başka bir çalışmada ise hem ergenlerin ebeveynleri arasındaki çatışmayı algılamaları hem de ebeveynlerin kendilerinin çatışmayı algılamaları ile ergenlerin bilişsel ve sosyal yeterliği arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Araştırmaya alınan ergenlerin bilişsel ve sosyal yeterliği öğretmenleri tarafından değerlendirilmiştir. Sonuçlar, hem ergenlerin hem de ebeveynlerin algıladıkları çatışma arttıkça, ergenlerin bilişsel ve sosyal yeterliklerinin düştüğünü göstermiştir.

Eşler tarafından algılanan çatışma ile yaşları 8-9 ve 15-16 arasında değişen ergenlerin algıladıkları benlik saygısı arasındaki ilişki incelendiğinde, küçük yaş grubunda eşler arasındaki çatışma arttıkça, benlik saygısının düştüğü bulunurken; ergenlerde, eşler arasındaki çatışma ile benlik saygısı arasındaki ilişkinin anlamlı olmadığı görülmüştür. Eşler arasındaki çatışma ile üniversite öğrencilerinin bazı psikolojik sonuç değişkenleriyle olan ilişkisini inceleyen araştırmaların birinde ise 18-22 yaşlarındaki gençlerin ebeveynleri arasındaki algıladıkları çatışma attıkça evliliğe karşı olumsuz tutumlarının arttığı bulunmuştur. Bu bulguya paralel bir başka bulgu, üniversite öğrencilerinde algılanan ebeveynler arası çatışma arttıkça romantik ilişkilerdeki yakınlığın azaldığını göstermiştir.

Eşler Arasındaki Çatışmanın Boyutlarının Çocuğun Ebeveyn Çatışmasını Algısı Üzerindeki Etkisi

Bilişsel-Bağlamsal çerçeveye göre ebeveynlerin evlilik çatışmalarının sıklığı, yoğunluğu, içeriği ve çatışmanın çözümü gibi boyutlarının çocukların çatışmayı algılama biçimini etkilediği belirtilmiştir. Eşler arasındaki çatışma, yoğunluğu açısından da farklılık göstermektedir. Çatışmasının yoğunluğu, eşler arasındaki olumsuz duygu ve düşmanlığın düzeyine bağlı olarak değişmektedir. Eşler arasındaki düşmanca tavırlar, fiziksel saldırganlığı da içeriyorsa çocuklar olumsuz yönde etkilenmektedir.

Araştırmalarda eşler arasındaki çatışmanın içeriği ile çocuğun davranışları arasında da ilişki olduğu belirtilmektedir. Çatışmanın içeriği, çocuk yetiştirme konusunda ise ve bu konuda eşler arasında anlaşmazlık varsa, bu anlaşmazlık çocuklara yönelik tutumlara yansımakta ve bu da tutarsız uygulamalara yol açmaktadır ve bu tutarsız uygulamalar ise çocukta olumsuz davranışların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Eşler arasındaki çatışmanın nasıl çözümlendiği de çocuklar açısından çok önemlidir. Yapılan araştırmalarda çatışmalarını başarılı bir şekilde çözümleyen eşlerin çocuklarına problem çözmede çok iyi model oldukları belirtilmektedir.

Çocuğun Yaşı ve Cinsiyetinin Ebeveyn Çatışmasını Algısı Üzerindeki Etkisi

Eşler arasındaki çatışma ile çocuğun uyumu arasındaki ilişkiyi çocuğun cinsiyeti ve yaşı gibi çeşitli demografik değişkenler etkilemektedir. Eşler arasındaki çatışma ile çocuğun cinsiyeti arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların bulguları çelişkili görülmektedir. Bu konuda yapılan ilk çalışmalarda eşler arasında yaşanan çatışmadan erkek çocuklarının, kız çocuklarından daha çok etkilendiği görülürken,  son yıllarda yapılan araştırmalarda hem kızların hem de erkeklerin eşler arasındaki çatışmadan aynı derecede etkilendiği görülmektedir. Bu araştırmalarda saldırganlık ve uyum problemleri erkek çocuklarında, çekingenlik ve kaygı ise kız çocuklarında daha çok görülmektedir. Bu durumda, anne-babası arasında yaşanan uyumsuzlukla baş etmede erkek çocukları, kızlardan daha çok zorluk çekmektedirler. Başka bir çalışmada ise, eşler arasında yaşanan uyumsuzluğun, erkek çocuklarının uyum problemleriyle daha çok ilişkili olduğu, kızların ise problemleri daha çok içselleştirdiği ve kendilerini suçlu hissettikleri belirtilmiştir. Türkiye’de ise şiddet düzeyi yüksek olan ailelerden gelen erkek çocukların, yine şiddet düzeyi yüksek ailelerden gelen kız çocuklara göre daha fazla dışsallaştırılmış davranış sorunları gösterdiklerini bulunmuştur.

Eşler arasındaki çatışma ile çocuğun yaşı arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılan çalışmalarda çocukların olgunlaştıkça stresli olayları hem daha iyi anlayabildikleri hem de bunlarla daha iyi başa çıkabildikleri görülmektedir. Küçük çocuklar çatışmanın ve onun sonuçlarının daha az farkında olmaları sebebi ile çatışmayla baş etmede zorlanırken, büyük çocuklar çatışmanın nedenlerini ve sonuçlarını daha iyi anlayabildiklerinden çatışmayla başa çıkmada daha iyi stratejiler kullanabilmektedirler.

Yaklaşık 6 aylıktan ergenlik döneminin sonuna kadar çocuklar, anne-babaları arasındaki çözümlenemeyen öfkeye ya da huzursuzluğa tepki vermektedir ve bu tepkiler yaşla birlikte değişmekte, çocuklar farklı yaşlarda farklı türden psikolojik problemlere daha duyarlı olmaktadırlar. Örneğin, bebekler ve küçük çocukların saldırgan ve uyumsuz davranışları gösterme olasılıkları daha fazladır. İçe kapanma ve depresyon ise çocukluğun sonları ve ergenlikte daha çok görülür. Son yıllarda yapılan bir çalışmada ise 5, 7 ve 9 yaşlarındaki çocukların eşler arasındaki çatışmayı farklı yorumladıkları ve farklı şekilde anladıkları bulunmuştur. Bu araştırmacılara göre, eşler arasındaki çatışma çocukların bilişsel gelişim düzeyine bağlı olarak değişen farklı bir stres kaynağı olarak görülmektedir.

Ebeveyn Çatışmasının Anne Baba Rolleri Üzerindeki Etkisi ve Bu Etkinin Çocuk Üzerindeki Yansımaları

Eşler arasında yaşanan çatışma, anne baba rollerini üç yönden etkileyebilmektedir. Birincisi, çatışma, çocuklar üzerinde sağlanan disiplinin etkisinin ve tutarlılığının azalmasına, bu da çocuklardaki anti sosyal davranışların artmasına ve davranışlarının kontrolünün azalmasına neden olabilmektedir. İkincisi, çatışma anne babaları kendilerini çocuklarından uzaklaştırmalarına ya da onları reddetmelerine neden olabilmekte ve buna bir tepki olarak ta çocuklar uyum sorunları gösterebilmektedir. Üçüncüsü, çatışma anne babaların çocuk üzerinde psikolojik ve duygusal kontrol kullanmalarını artırabilmekte; bu da çocukta kaygı ya da depresyon gibi içe yönelim türü problem davranış belirtilerinin görülmesine neden olabilmektedir.

Ebeveyn Çatışmasının Çocukların Sosyal Destek Algısı Üzerindeki Etkisi

Çocukların eşler arası çatışma ve boşanma sonucu sorunlar yaşama konusunda eşit oranda riske sahip olmadıkları bununla birtakım değişkenlerin ortak etkiler gösterdiği ve farklı sonuçlara yol açtığı görülmektedir. Bu değişkenlerden biri, çocuğun yakın çevresinden aldığı sosyal destektir. Birçok araştırma bulgusu, aileden, arkadaşlarından ve içinde yaşanılan toplumdan algılanan sosyal desteğin, daha iyi fiziksel sağlık ve daha az psikolojik belirti ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca çatışmalı aile ortamında yaşayan ergenlik öncesi dönemdeki çocukların, sosyal destek arama türü baş etme yollarını kullandıklarında, anneleri tarafından daha uyumlu olarak değerlendirildikleri bildirilmektedir.

Türkiye’de de Şirvanlı Özen’in (1999) yaptığı araştırmada çatışmasız anne babalarının çocuklarının çatışmalı ve boşanmışların çocuklarına oranla; kız çocuklarının da erkeklere oranla çevrelerinden daha fazla sosyal destek algıladıkları bulunmuştur. Aynı araştırmada çocukların yaşları büyüdükçe çevrelerinden daha az sosyal destek algıladıkları ve evlilik niteliği ile yaş grupları arasındaki ortak etkinin anlamlı olduğu, buna bağlı olarak yaşla birlikte algılanan sosyal desteğin azaldığı ve çatışmasız anne babaların çocuklarının, çatışmalı ve boşanmışlara oranla çevrelerinden daha fazla sosyal destek algıladıkları bulunmuştur.

Eşler Arasındaki Çatışmayla Çocuğun Uyumu Arasındaki İlişkiyi Açıklayan Mekanizmalar

Eşler arasındaki çatışma ile çocuklarda görülen problemler arasındaki ilişkiyi açıklamaya çalışan hipotezler ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan birine göre çatışma çocukların uyumu üzerinde doğrudan etkilidir, diğerine göre ise çatışmanın çocukların uyumu üzerindeki etkisi dolaylıdır.

Doğrudan etkiler model alma ve stres, dolaylı etkiler ise ebeveyn-çocuk etkileşimi ve disiplin uygulamalarıdır. Doğrudan etkileri inceleyen araştırmalar, ebeveynin çocuk üzerindeki etkisini açıklarken model almanın ve strese neden olmanın önemini vurgulamaktadırlar. Bilindiği gibi, çocuk kişiler arası ilişkiler hakkında pek çok şeyi ebeveynlerini gözlemleyerek öğrenmektedir. Eğer ebeveynler çatışma sırasında saldırganca ve düşmanca tavırlar alıyorlarsa, çocuk saldırganlığın karşı görüşle başa çıkmada en uygun yol olduğunu öğrenmekte ve böylece, çatışmalı ortamlarda yaşıtlarına saldırganca davranışlarda bulunabilmektedir. Aynı zamanda, eşler arasında yaşanan çatışmanın bazı düzeyleri normal bir aile süreci olarak görülmesine rağmen, eşler arasındaki çatışma potansiyel stres kaynağı olarak düşünülmektedir. Anne- baba arasındaki çatışma çok sık ortaya çıkıyor, fiziksel saldırganlığı içeriyor ve çözümlenemiyorsa bu durum çocuğu olumsuz olarak etkilemekte ve üzüntü duymasına neden olmaktadır.

Dolaylı etkiler, eşler arasındaki çatışma ile çocukların uyumu arasındaki ilişkide ebeveyn-çocuk etkileşiminin aracı bir rol oynadığını göstermektedir. Evlilikteki doyumun düşmesi çatışmanın artmasına ve ebeveyn-çocuk ilişkisinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olabilmektedir. Yapılan çalışmalarda, eşler arasındaki çatışma ile çocuğun uyumu arasındaki ilişkiyi anlamak için ebeveyn-çocuk arasındaki etkileşimin önemli olduğu belirtilmektedir. Örneğin, anne-babası arasındaki çatışmaya çok sık maruz kalan çocuk, bu çatışmanın içinde kendini taraf tutmak zorunda hissedecek, anne ya da babasıyla olan ilişkisi buna bağlı olarak zedelenecek ya da çatışmanın nedeni olarak kendini görecek ve suçlayacaktır. Eşler arasındaki çatışmaya uzun süre maruz kalan çocukların, daha sonraki çatışma ortamlarında daha incinebilir oldukları ve daha çok duygusal tepki verdikleri görülmektedir. Ayrıca ileri boyuttaki çatışmalar, çocukların duygusal güvenlik hislerini olumsuz etkilemekte ve çocuklarda olumsuz davranışların ortaya çıkmasına neden olabilmekte ve ebeveyni ile olan ilişkisini olumsuz etkilemektedir. Literatürde çatışmanın, aslında insanın yaşamının bir parçası olduğu ve eşler arasında yaşanan sıradan çatışmalara çocukların maruz kalmalarının, yaşamda karşılaşacakları çatışmalarla nasıl başa çıkacaklarını öğrenmeleri açısından yararlı olabileceği de vurgulanmaktadır. Ancak bu çatışmalar kişilerarası ilişkileri yıpratmamışsa, çözümlenebiliyorsa ve fiziksel şiddet uygulama aşamasına gelmemişse böyle bir yaşantının çocukların duygusal gelişiminde önemli olduğu görülmektedir.

Psk. Hatice ATMACA

Kaynaklar
Ramazan Arı ve Zarife Şahin Seçer, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Gül Şendil ve Özgün Kızıldağ,  Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi
Dilek Şirvanlı, Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi
Ayşen Yılmaz, Aile ve Toplum Dergisi