Gönlüm hep seni arıyor, neredesin sen?
“Cahildim dünyanın rengine kandım.
Hayale aldandım, boşuna yandım.
Seni ilelebet benimsin sandım.
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin,
Evvelim sen oldun ahirim sensin.
Sözüm yok şu benden kırıldığına,
Gidip başka dala sarıldığım,
Gönülüm inanmıyor ayrıldığına.
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin,
Evvelim sen oldun ahirim sensin.
Garibim can yıkıp gönül kırmadım.
Senden ayrı ben bir mekan kurmadım.
Daha bir gönüle ikrar vermedim.
Batınım sen oldun zahirim sensin,
Evvelim sen oldun ahirim sensin.”
Batın, zahir, ahir, evvel…
Büyük ozan Neşet Ertaş’ın unulmaz dizeleriyle girdi hayatıma bu derin kelimeler.
Dinledikçe derinleşti anlamı…
Şanslıyım ki, türküsever bir ailede büyüdüm ben. Aşık Mahsuni Şerif, Arif Sağ, Musa Eroğlu… Sonrasında İlkay Akkaya oldu benim türkülerimin sesi, Feryal Öney oldu, Adile Yadırgı oldu.. Ama her birinin ortak noktası O’ydu, büyük usta Neşet Ertaş…
İlkay Akkaya’dan El Çek Tabip’i dinlediniz mi hiç,
Peki ya Feryal Öney’den Evvelim Sen Oldun’u, Hata Benim’i…
Adile Yadırgı ile Acem Kızı’nın tadına vardınız mı?
Hepsi Büyük Usta’nın gönlünden, onun sazının telinden…
Onun yeri vedaları anlamsız kılacak kadar derin…
Sazına, gönlüne sağlık Büyük Usta…