Kaynaşması Gereken Kim?

Uzun zamandır okullarımızda uygulanan kaynaştırma programlarıyla ilgili bir yazı yazmak aklımdaydı, hem programı anlatan hem de eleştiren bir yazıydı kafamdaki. Fakat o yazı biraz daha bekleyecek çünkü bugün bir kaynaştırma öğrencisi ve bana hissettirdiklerini paylaşacağım.

Az önce bir öğretmen yanında ağlayan bir çocukla geldi odama, Kerem’miş adı. Arkadaşının zorbaca davranışlarına maruz kalan bir kaynaştırma öğrencisiydi karşımda gözyaşlarına silmeye çalışan delikanlı.

Ben ona henüz hiç bir şey sormamışken o sordu bana “Nasılsınız Öğretmenim?” diye. Sohbet ettik biraz tabi onu ağlatan olaya da geldi sıra, onu da konuştuk. İyi yüreği kendisine zarar veren arkadaşını da içine alacak kadar büyüktü. Kendisini ifade etmek iyi geldi, değerli olduğunu hissetti ve sınıfına gitmek istedi. Giderken “İyi çalışmalar öğretmenim, kendinize iyi bakın.” dedi. Sonra kapıyı tekrar açtı ve “Bir sıkıntı olursa burdasınız, gelebilirim değil mi?” dedi, “Evet!” dedim, “Gelebilirsin!” ve gitti.

Odada yalnız kaldığımda düşündüm. Benim öğrencim değildi ve kendi rehber öğretmeni okulda olmadığı için bana gelmişti. Odama herhangi bir sebeple gelip, “nasılsın, iyi günler, günaydın” bile demeyen ama matematik bilen, fen bilgisi bilen o kadar çok öğrencim var ki.

Kerem herkesle kaynaşmak istediği için zorbaca davranışlara maruz kalıyor, diğerleri onunla kaynaşmamak için elinden geleni yapıyor. Kerem kaynaşması gereken bir çocukken diğerleri çok normal. Bir psikolog olarak hep sorarım kendime “Normal nedir?” “Normalin kriteri nedir?”. Çoğunluktan farklıysanız, anormal olursunuz bizim dünyamızda. Normalliğin deliliği diyoruz işte bu duruma. Görmeyenler dünyasında gören anormal, duymayanların dünyasında duyan anormaldir. Dolayısıyla “normal olmak” kesin doğru olmayı beraberinde getirmediği gibi “anormal olmak” da kesinlikle yanlış olmak anlamına gelmez. Şimdi ben soruyorum size.

Asıl kaynaşması gereken kim?

Normal değil belki, ama doğru olmadığını söylemesin kimse bana!

Kerem derslerle kaynaşamıyor belli ki ama yüreklerle kaynaşmakta pek usta!

En azından benimkiyle :)

4 replies
  1. Ece
    Ece says:

    Size kesinlikle katılıyorum. Bir okul öncesi öğretmeniyim. Sınıfımda 2 yıldır işitme engelli bir öğrencim var. Bazı becerilerde yaşıtlarından geri geç konuşmaya başladığından. Fakat arkadaşları ona öyle destekçi ve yardımcı ki bazen benim ona yardım edip birebir anlatmama gerek kalmıyor. O an işte kaynaştırma bu olmalı diye düşünüyorum.

  2. Aliye Dursun
    Aliye Dursun says:

    Merhaba;
    Düşünceleriniz o kadar içimi yansıttı ki anlatamam. Sadece ders notlarının bir anlam ifade ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Mutlu olmak, insan olmak başarı en büyük kriter. Doymayan egolar bu şekilde doyurulmaya çalışılıyor. Ötekileştirmek ve dışlamak okul sıralarında çocuklara öğretiliyor. Yarışa katılamayan, aynı hızda kavrayamayan suçlu…

    • Hatice
      Hatice says:

      Merhaba Aliye Hanım,
      Yorumunuz için teşekkür ederim.. Size tüm kalbimle katılıyorum “Yarışa katılamayan, aynı hızda kavrayamayan suçlu…” cümleniz bir çok şeyin özeti, bir kenara not alıyorum.. Her fırsatta sizi de anarak kullanacağım, inanın böyle cümleler kurmam gereken o kadar çok durumla karşılaşıyorum ki..

  3. Sonat aksoy
    Sonat aksoy says:

    Çok beğendim.Harikaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!!!!!Muhteşem!!!!Süper!!!!!!!Süpersonikbumbastik!!!
    Herkese tavsiye ederim.Çooooooooooooooooookkk güzeeeeell!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

Comments are closed.