Gelişim Dönemleri
“Geçmişi bilmek şimdiyi anlamamıza, şimdiyi anlamak da geleceği kestirmemize yardımcı olur.”
Çocuklarımızla ilgili yaşadığımız olumlu veya olumsuz bazı durumların yaş dönemi özelliklerinden kaynaklanabileceğini düşünmüş müydünüz?
Bireylerin fiziksel ve ruhsal yapısının ve davranışlarının değişiminde içinde bulunulan gelişim döneminin etkisi büyüktür. Özellikle gelişimin en hızlı olduğu çocukluk yılları; bireyin, birbirini izleyen dönemlerin kendine özgü görevleriyle başarılı biçimde başa çıkabilmesi için, her çağda üstlenmek zorunda olduğu özel sorumlulukları içerir.
Her çocuğun içinde ayrı bir evren vardır ve kendi evrenini keşfetmeye çalışan çocuklarımız için yapmamız gereken onların gelişim süreci konusundaki farkındalığımızı artırmaktır.
Genel olarak kabul edilen çocukluk dönemi gelişim evrelerini; bebeklik evresi, ilk çocukluk evresi ve son çocukluk evresi olarak ele almak mümkündür.
Bebeklik Evresi
Doğum ile 2 yaş arasında yer alan bu evreye “Süt Çocukluğu Evresi” adı da verilmektedir. Bu evrede bebek, her bakımdan yardıma muhtaç olmakla beraber, gizli bir çok yeteneklere de sahiptir. Bebek, beslenme ve güvenlik ihtiyaçlarının giderilmesinde ailesine ve yakınlarına ihtiyaç duyar. Bu evrede bebeğin fizyolojik büyümesine paralel olarak, zihinsel, duygusal ve psişik fonksiyonları da gelişmektedir. Bu evrede çocuk bir taraftan bedeni yönden gelişirken, diğer taraftan da basit kelimeler ve hareketlerle dış dünyaya açılmaya başlar. Çevresindeki uyarıcıların izlerini zihninde taşıyan çocuk, yeni davranış dengeleri kurarak çevreyi özümsemeye başlar. Çocuğun aile içindeki ilk izlenimleri, özellikle annesiyle olan ilişkileri, kişiliğinin gelişiminde oldukça önemlidir. Dolayısıyla çocuk, yaşamının ilk yılında annesiyle anlamlı bir şekilde ilişki kurabiliyorsa, onun sıcaklığını ve sevgisini hissedebiliyorsa kendisini güvende hissedebilir. Çocuk kucağa alınmak, ilgi görmek ve dokunulmak ister, bu durum onun için bir ihtiyaçtır.
Bu evrede çocuk, dünyayı ya güvenilir bir obje olarak algılar yada dünyanın korku ile dolu olduğunu düşünmeye başlar. Bu yüzden, güven duygusunun ortaya çıkışı, ancak ona gösterilecek sevgi ile mümkündür. Ayrıca itinalı bakım ve gözetim, çocukta güven duygusunu oluşturmaya büyük çapta yardımcı olabilir. Bu evrede çocuğun birincil ihtiyacı sevgi ve şefkat görmektir. “Ben” bilincinin oluşmaya başlaması, kendisi olan ve olmayanı fark etmesi ve motor gelişimi, bu dönemin belirgin özellikleridir. Yine ağlama bu evrede çocuğun en etkili silahı ve diğer insanlarla iletişim kurma aracıdır.
İlk Çocukluk Evresi
2 – 6 yaş arasında yer alan bu evreye “Okul Öncesi” veya “Oyun Çağı” adları da verilmektedir. Bebeklik döneminde çevresini keşfeden, bedensel ve motor gelişim sonucu yürümeyi, zihinsel gelişim sonucu da kendisine göre çevresine mesaj vermeyi öğrenen çocuk, davranışlarında hürriyete doğru ilk adımlarını atarak, anne ve babasına bağımlılığını giderek azaltır.
Bu evrede çocuğun algı dünyasında gelişmelerin olmasıyla, çocuk bilinçsiz olarak gördüğü ve duyduğu her şeyi, taklit ve tekrar eder. Onun için bu evreye “taklit evresi” adı da verilmektedir15. Çocuklarda hayli erken başlayan tamamen iradesiz ve adeta refleks şeklinde olan taklit eğilimi, çocuğu yakınlarının her türlü hareketlerini taklide ve tekrara yöneltir.
Bu evre çocukluk döneminin en önemli ve en renkli evresidir. Bu evrede çocuk, çokça soru soran, etrafındaki her şeyi anlamak isteyen, bitmez tükenmez bir öğrenme arzusu gösteren bir varlıktır. Bu evredeki çocukların uğraştıkları en önemli iş oyundur. Çocuk, oyun vasıtasıyla hayal dünyası ile gerçek dünya arasında anlamlı bir bağ kurarak, oyunda anne, baba, polis, doktor, öğretmen v.s. olur. Çocuk bu evrede çok ciddi iş yapan bir kimsenin tavırları içine girerek, kendi varlığını ortaya koymaya çalışır.
İlk çocukluk evresinin diğer bir özelliği de animizm’dir ki bu, cansız varlıkların canlı varlıklar olarak telakki edilmesidir. Çocuk, cansız varlıklarda bir şuur ve canlılık görür. Bu düşünce, çocuğun hayal dünyasının zengin olduğunun da bir göstergesidir. Hatta çocuk, bitki ve hayvanları, insan gibi şuurlu ve iradeli varlıklar olarak kabul eder.
Bu evredeki çocukta özellikle dört ile yedi yaş arasında görülen egosantrizm’in etkileri görülür. Egosantrizm, çocuğun çevresini keşfetmesi ve bu çevrenin kendisi için olduğuna inanması, bundan dolayı da diğer insanlara önem vermemesi olayıdır. Bu evredeki çocuklar kendilerini başkalarının yerine koyamazlar ve kendilerini merkez olarak algılarlar. Kendilerinden başkası, onlar için önemli değildir. Bu yüzden bencil bir tavır sergilerler. Aile ortamında egosantrik düşünce gereği herkesin kendisiyle ilgilenmesini isterler ve ilgisini çekemediği zamanlarda, ilgi çekebilmek için inatçılık yaparlar. Egosantrizmin çocuğun davranışlarına belirgin şekilde yansıması, onda mülkiyet duygusunun ortaya çıkmasına, çocuğun paylaşma isteklerinin engellenmesine ve çevresinde gördüğü her eşyayı sahiplenmesine sebep olduğu gibi, anne ve babasını hatta bazı hayal kahramanlarını bile paylaşmaktan kaçınmasına da sebep olur. Çocukta kavramsal düşünme yeteneği geliştikçe egosantrizm’den uzaklaşır.
Son Çocukluk Evresi
Kızlarda 6-11 erkeklerde ise 6-12 veya 13 yaş arasında yer alan evreye “Okul Çağı” veya “Temel Eğitim Çağı” adları da verilmektedir. Bu evre, çocuğun aile ortamından çıkıp, sosyal çevreye iyice karıştığı evredir. Çocuğun çevresi ve anlayışı genişler, onun için anlaşılmaz olan kavramlar yavaş yavaş açıklık kazanmaya başlar. Çocuk, bu evrenin sonlarına doğru somut düşünme aşamasından, soyut düşünme aşamasına geçer. Çocuklar, kendi aralarında birçok gruplar oluştururlar. Bu grupların oluşumunda cinsiyet faktörü en önemli etken olarak ortaya çıkar. Yine kızlar ve erkekler kendi aralarında gruplar oluşturarak oyunlar oynarlar. Özellikle erkekler takım oyunlarına yönelirler28. Bu tip gruplaşmalar, bu evrenin normal özelliklerindendir.
Bu dönem zihinsel öğrenme çağının başlangıcı olmakla birlikte bu evrede duygusal öğrenmenin devam ediyor olması da dikkat çekicidir. Bu evrenin en belirgin özelliklerinden birisi de çocuğun bilgiye olan düşkünlüğüdür. Çünkü zihinsel öğrenme bu evrede başlamaktadır. Son çocukluk evresi, eğitim ve öğretim açısından son derece önemlidir. Çocuk ilk defa düzenli, planlı-programlı eğitimle karşılaştığı ve toplumsal hayata katıldığı için bu evre, psikologlar tarafından “Çocuğun sosyo-kültürel doğumu” olarak adlandırılmaktadır. Son çocukluk evresinde, çocuk üzerinde etkili faktörlerden biri de okuldur. Okula başlamadan önce, anne ve babasını model olarak alan ve onların hareketlerini taklit eden çocuk, okula başladıktan sonra öğretmenini örnek almaya ve onun hareketlerini taklit etmeye başlar.
KaynakçaHaluk Yavuzer- Çocuğu Tanımak ve Anlamak
Haluk Yavuzer- Okul Çağı Çocuğu
Haluk Yavuzer- Çocuk Psikolojisi
Harry W. Gardner- Çocuk ve Ergen Gelişimi